Monday, September 2, 2013

BAYLANCILAR BEYAZ TÜRKLER VE DİPTEN GELENLER



baylancilar beyaz turkler ve dipten gelenler 1


Kültür sanat yaşamında akımlar, dönemler olur. İspanya İç Savaşı sonrası Fransa veya Alman Frankfurt okulu ya da bizdeki Hececiler, İkinci Yeni gibi. Adı konmamış belirsiz dönemler de olur. Kültür tarihçileri zaman içinde bu dönemlere ad koyarlar. Sınıflandırmak işimizi kolaylaştırır. Birçok kültür ya da alt kültür akımı olur çünkü.

Baylancılar, genelde 1950'lerden sonra Beyoğlu'nda toplanan sanatçı ya da sanatçı adayları. Örneğin, 80, 90'larda öğle rakıları dönemi var. Her öğlen toplanıp yemek rakı eşliğinde sohbet eden sanatçılar, gazeteciler grubu. Mehmet Kemal'ın anılarında, yazılarında var bu dönem. Baylancılar ise Demir Özlü'nün Beyoğlu anılarında, Ferit Edgü, Orhan Duru, Salah Birsel ve daha birçok yazarın anı yazılarında bulunabilir. Bu tür yazılar dağınık.

Ancak, kitapçılarda, araştırma, anı, inceleme, biyografi bölümlerinde bulunabilir. Örneğin, Ankara Kızılay'daki Piknik. Bunu önce Sevgi Sosyal'ın Yenişehirde Bir Öğle Vakti romanından okuyoruz, bildiklerimizden.Ya da müthiş yazarımız Adalet Ağaoğlu'nun anılarından, onun Ankara Radyosu ve tiyatro anılarından, Kavaklıdere'deki evine kimlerin geldiğinden, diyelim 60, 70'ler Ankara kültür havasını soluyoruz. Veya, Turgut Uyar ve arkadaşları 80'lerde Beşiktaş'ta toplanıyor. Yemekte. Uyar ölünce bu toplantılar bitiyor. Uyar olmadan yemek istemiyorlar.

Baylancılar, haliyle günümüze gelen ve sanatı şekillendiren insanlar. Bu tür insanlar pek de homojen olmayan bir çeşit kültür sanat obası oluşturuyor. Belli yerleri mekan seçiyorlar. Baylan veya Krepen Pasajı gibi. Belki de ceplerinde çok para olmadığı için. Ancak, bu dönem sanatçılarının pek de çulsuz olduğunu söyleyemeyiz. Sanat olmasa da yaşayabilecek paraları var, az çok küçük burjuva hepsi. Ama Oktay Akbal, Ece Ayhan gibi beş parasızlar da var. İngiltere'de, Fransa'da aylarca kalabilecek durumda olanları da. Vedat Türkali, Bülent Ecevit gibi.

Yani Baylancılar, yoksullar değil. Eğitimli, okumuş ve entelektüel insanlar. Beyaz Türkler ise, günümüzün bir çeşit akımı. Sadece sanat açısından bakarsak, Beyaz Türkler, çok varlıklı ailelerden gelen, yaşamak için çalışmaya gerek duymayan, doğuştan zengin sanatçı ve kültür insanları, profesörler. Bir gün Paris'te bir gün Hindistan'da bir gün Midilli'de olan bu sanatçılar yüksek eğitimli ve yine entelektüeller. İstanbul kültür yaşamında öncü olan bu sanatçılar haliyle gerçek somut acıyı bilmeyenler, yoksulluğu bilmeyenler ama rafine ve zekiler.

Üçüncü bir adı olmayan akım ise dipten gelen dalga diyebiliriz. Yaşar Kemal gibi yoksulluktan gelen, taşradan, köyden gelenler ya da şehirli olup yoksul işçi ailelerinin çocukları ya da zorluklardan gelenler veya çok küçük burjuva aileleri. Nihat Genç, Metin Üstündağ gibi veya hatta Cem Yılmaz gibi. Bu sanatçı grubu da ayrı bir grup gibi.

İyi ki hepsi var elbette.

No comments:

Post a Comment