Sunday, October 20, 2013

''Nefes alsın yeter!''



Emre ile hastahaneye gideceğimden dün bahsetmiştim, ama özele değil devlete gittik. Çünkü Emre beyin söylediği merkezi şöyle bir araştırınca pek hoş şeyler çıkmadı ortaya. Neyse... 






Gece tam da tahmin ettiğim gibi uyuyamadım. Döndüm durdum yatakta, bir ara oda arkadaşım ayağa kalkıp bana doğru yürümeye başladı ''Noluyoruz lan!'' derken şöyle bir muhabbet geçti aramızda;






''Sen kimsin? Ceyda sen misin?''


''Melodram ben yaaa!''






Sonra kalktı ışığı yaktı, bana baktı baktı baktı geri yattı yatağına. Allah'tan akşam arada böyle şeyler olduğunu söylemişti de korkmadım. Yoksa hazır panik atak geçirirken şizofrene bağlar kendimi balkondan aşağı atardım. Sabah sordum hatırlamıyor bile. Odanın kapısına bi huni assak hiç fena olmayacak sanki?







nefes alsin yeter 1
Öyle böyle dalmışım gece... Saat 06:40! Gece yatakta dönüp duran ben değilmişim gibi erkenden açtım gözlerimi. Oda arkadaşıma baktım, uyuyor... Ses çıkarmamaya çalışarak, bilgisayarımı açtım ve günlerdir okuyamadığım blogları karıştırdım biraz. İlginç bir şekilde kendimi iyi hissetmeye başladım ve kalkıp kahvaltıya indim... Sonra hazırlandım ve ''hastaysam bütün nazlarıma katlanacaksınız!'' arkadaşlarımdan olan Emre yurdun kapısında bitti. Aslında o hastanede buluşmayı teklif etmişti ama, ben ''yok yok bayılırım yolda!'' diye diye çocuğu taaaa Demetevler'den kaldırıp yurdun kapısının önüne getirdim. Sonra taksiye atladık ve hastanedeydik...






Öğle arasına denk gelmişiz, üstelik sistem yokmuş. Emre bana dönüp ''Al sana devlet hastanesi, şimdi deri koltuklarda oturuyor olabilirdik!'' diye sitem etse de ''parasını sen mi ödeyeceksin yavşak!'' diye ani bir atakla susturdum onu. Sonra sıkılmaya başladık, nefes alamazken de sıkılmak ayrı bir kötü oluyormuş. Ne yapsak? Ne yapsak? derken Emre bey yemek yemeye karar verdi ve hastanenin yakınında ki kafelerden birinin bahçesine oturduk. Tam yanımızda da birbirinden yakışıklı iki, üç tane doktor. Ama kesebiliyor muyum hayır? Neden? Çünkü hala Can'ı seviyorum. Başkasına baktığımda pişmanlık duyuyorum, yoksa ki Emre'ye ayıp olduğundan falan değil yani. Hem zaten ben nefesimin derdindeydim! Ne saçmalıyorsunuz kuzum siz?






Yemek yerken ikide bir üstümüze atlayan kediler yüzünden sinirlerim gerildi ve zorla kaldırdım Emre'yi. Yürümeye başladık ve adımlarım beni Can'ın eski evinin bulunduğu sokağa götürdü. Tam duygusallaşıcam derken Emre'ye gelen mesajla kendime geldim. Kız arkadaşı aynen şunları yazmıştı;






''Ne yani melodram nefes alamıyor, ama nefes alamıyorum diye seni arayabiliyor öyle mi?''


Ölüyorum lan ben orda. Zor nefes alıyorum. Olips yiyorum nefes almak için. Hepsini geçtim, Emre yani. Ne alaka? Ben onu kız arkadaşım olarak görüyorum o derecedeyiz. Neyin derdindesin? Hı bir de kız benim Can'ı ne kadar sevdiğimi biliyor, hatta önünde ağladım. Ama yine de kızamadım. Çünkü ben de kadınım... Emre gülerek mesajları okurken bir kez daha anladım ki, erkeklere kıskandığını hissettirmeyeceksin! 






Sonra kendimi doktorun önünde buldum. O doktora üç yıl öncede gitmiştim, içeri girer girmez hatırladı hemen. İlaçları çıkarıp, durumumu anlatıığımdaysa şoktan şoka girdi. Xanax düzenli kullanılması gereken bir ilaç değilmiş, sadece gerektiğinde kullan bunu dedi. Sonra Zedprex'in dozunu yükseltip günde iki kapsül almamı söyledi. 15 gün sonra ise, yine gitmemi söyledi, bundan sonra o doktorun gözetimi altında olacakmışım. Sevine sevine çıktım dışarı...

Nefes almakta zorlanıyorum ama Emre o kadar komik ki, bazen nefes alamadığımı unutuyorum...

''Melodram erkekler nefes alsın yeter derler, sen nefeste alamıyon kızım ya ahahahah!'' 



Sonra o işe gitti, bende yurda geldim. Bir kaç saat nette takıldıktan sonra saat sekiz gibi öyle bir uyku bastırdı ki Ceyda'ya ''akşam Bahçeli'de turlarız!'' dediğimi unutup gömüldüm yatağa. Kendimi de hiç iyi hissetmiyorum bu arada. Ama Ceyda'nın hazırlandığını görünce paşa paşa çıktım dışarı. Akşam yurda gelince de hemen yatağa yattığım gibi uyumuşum. Bunda oda arkadaşımın katkısı büyük tabii, o televizyon açık olmasaydı tövbe uyuyamazdım. Düşüncelerimin sesi öyle güçlü çıkıyor ki, bir televizyon ya da konuşma sesi olmadan uyuyamıyorum şu sıralar.

Bu arada dün hiç xanax almadım, kollarım uyuştu panikledim ama yine de inat ettim almadım. Bugün doktorun söylediği şekilde zedprexleri aldım sadece ve umarım Xanax'a ihtiyacım kalmaz. 


No comments:

Post a Comment