Thursday, April 17, 2014

ŞİİRLE DEVAM



Bu sabah erkenden "17. Altın Portakal Şiir Ödülü Şükrü Erbaş Şiiri Sempozyumu"na katılmak için yollara düştüm. Bindiğim minibüsün sürücüsü son derece sinirli idi, yol boyunca herkese çemkirdi. Önce yaya geçidinden geçen insanlara söylendi: "geç geç geç, seen beklecem, yuh be yuh be, yol seen sanki, beklemeeceen bunnarı". Oğlum küçükken bir çizgi film vardı, orada şimdi cinsini anımsayamadığım başroldeki hayvanlardan biri böyle homur homur konuşur, ne dediği hiç anlaşılmazdı, onu anımsadım birdenbire, sözüm dolmuştan dışarı :) Sonra durakta durunca birisi gitmek istediği yöne kaç numaralı aracın gittiğini sorunca "neblen ben, bekle gör" diye bağrındı. Binen yolculardan birinin kartında yüklediği miktar görünmüyormuş, sebebi nedir deyince bir patlama daha oldu: "Neblen ben neblen ben, zati 70 kuruşa adam taşyon, bi de onu bilcen, git beledee sor". Allahtan ineceğim durağa gelmiştim de çemkirmelerden payımı almadan indim. 






Sempozyum geçen yıl Altın Portakal Şiir Ödülü'nü alan Şükrü Erbaş şiiri adına yapılıyordu ve 4 oturumdan oluşuyordu. İlk oturum başlamadan jüri başkanı Doğan Hızlan bir konuşma yaptı ve bu yılki Şiir Ödülü'nü alan Şeref Bilsel'e ve sempozyum bildirilerinin yayınlandığı kitabın sponsoru Kırmızı Kedi Yayınevi adına çevirmen İlknur Özdemir'e plaketleri takdim edildi. 






siirle devam 1



siirle devam 2



siirle devam 3






Sonra ilk oturum başladı. Doğan Hızlan'ın yönetimindeki oturuma Ahmet Telli, Asuman Susam, Aydın Çubukçu, Eren Aysan konuşmacı olarak katılmıştı. Doğan Hızlan cebinden köstekli saatini çıkardı, masanın üstüne koydu, yanına dolmakalemlerini dizdi ve süreyi 8 dakika ile sınırladı :) En sert oturum yöneticisi oydu :)






siirle devam 4






İkinci oturumun yöneticisi Cevat Çapan idi. Konuşmacılar ise Akif Kurtuluş, Emel İrtem, Furkan Öztürk, Hasan Ali Toptaş, Hayri K. Yetik ve Mustafa Bayram Mısır'dı. Bu oturumda konuşma süreleri hayli esnekti :)






siirle devam 5






Ahmet İnam'ın yönettiği  3. oturuma konuşmacı olarak Zeynep Altıok Akatlı, Faris Kuseyri, Mehmet Yalçın, Mesut Varlık, Riitta Cankoçak, Turhan Günay ve Zeynep Direk katılmıştı. Bu oturumun sona erince ben ayrıldım. Benim açımdan çok verimli, şiir dolu ve aydınlatıcı bir sempozyumdu. 






siirle devam 6






Eve dönmek için bindiğim dolmuşta ise içinden çıktığım şiirsel alemden absürd ötesi gerçek aleme burunüstü çakıldım. Minibüsün konsolu ve vitesi bol tüylü beyaz bir pelüşle kaplanmış, vitese ilaveten bir dizi de mavi göz boncuğu takılmıştı. Konsolun pelüşünü kollarında mavi bir kalp taşıyan pembe bir ayı süslüyordu. Yanında daha ufak boylarda yine ayı olduğunu tahmin ettiğim sarı ve beyaz renkli kumaştan iki minik hayvancık oturuyordu. Bir tanesinin ağzı burnu yoktu, göz yerinde de bir yuvarlak bir de çarpı yer alıyordu. Ayıların yanına uzay aracına benzeyen sarı renkli bir kabın içinde, üzerlerine sarı tüylü yapma bir kuş kondurulmuş bir adet narçiçeği, bir adet mavi, üzerleri yaldızlı plastik gül yerleştirilmişti.  Tavanın sağ tarafından birinde Fenerbahçe arması, diğerinde Türk bayrağı olan iki kadife küp, sol tarafından ise küçük boy bir Tweety sarkıyordu. Muhtelif boylarda Fenerbahçe flamaları da minibüsün çeşitli yerlerine serpiştirilmişti. Kısacası kendimi minibüsten ziyade çocuk odasında gibi hissederek bir yolculuk gerçekleştirip evime ulaştım. 






Yarın evde sıkı bir tadilat başlıyor. Ustalarla olan maceralarımı fırsat buldukça yazmaya çalışacağım. Kolaylık dileklerinize ihtiyacım var, kalın sağlıcakla...






No comments:

Post a Comment